9 Mayıs 2011 Pazartesi

Bebekleri Emzirirken Korunmak

Emzirirken korunmak

Doç. Dr. Arda Lembet  - Kadın hastalıkları ve Doğum uzmanı  / Femical Kadın Sağlığı Merkezi
Emzirmenin ilk altı ay içerisinde gebeliğe karşı koruyucu olduğu birçok çalışmada ortaya konmuştur. Emzirme eylemi sonucunda salgılanılan prolaktin hormonu kadınlarda yumurtlamayı baskılayarak gebelik oluşumuna engel olmaktadır. Prolaktin hormonunun kandaki seviyesi emzirmenin sıklığı ve süresi ile doğru orantılıdır. Emzirmenin gebelikten koruyucu etkisi, özellikle ilk altı ayda, günde en az 6-8 kez düzenli emziren ve ek gıdaya geçilmeyen durumlar için geçerlidir. Düzenli emzirmeyen ve ek gıdaya geçen kadınlardaki prolaktin seviyesi gebelikten korumaya yeterli olmayabilir ve diğer korunma yöntemleri devreye sokulmalıdır.
Emzirme döneminde en sık kullanılan korunma yöntemleri hormonal yöntemler ve bariyer yöntemlerdir.
Doğum kontrol hapları genellikle hem östrojen hem de progesteron içerirler. Bu hapların içerdiği östrojenin anne sütü üzerine olan olumsuz etkisi mevcuttur ve lohusalık dönemindeki olası damar pıhtılaşma bozukluğu riskini arttırabilmektedir. Sadece progesteron içeren haplar ise anne sütünün içeriğini ve miktarını azaltmamasından dolayı güvenle kullanılabilecek bir yöntemdir. Ancak bu haplara doğumdan altı hafta sonra başlanması gerekmektedir.
Korunma yöntemlerinden olan aylık iğneler içerdiği östrojenin anne sütüne olan olumsuz etkisinden dolayı emzirme döneminde tavsiye edilmemektedir. Üç aylık iğneler ise aylık iğnelere göre daha güvenilirdir ve anne sütü miktarını ve içeriğini etkilemezler. Bu uzun süreli koruma sağlayan iğnelerin en önemli yan etkisi kullanan kadınların adet görmesini engelliyor olmalarıdır.
İmplantlar ise kolda cilt altına uygulanan ortalama üç yıl koruyuculuğu olan ve içerdiği progesterondan dolayı emzirme döneminde güvenle kullanılabilecek bir yöntemdir. Aynı üç aylık iğneler gibi implantların da adet görmeyi engelleyebileceği kullanan kadınlar tarafından dikkate alınmalıdır.
Emzirme döneminde kullanılabilen bariyer yöntemlerinin, hormonal yöntemlerin aksine sistemik etkilerinin bulunmaması önemli bir avantajdır. En sık bariyer yöntemlerden biri olan diyaframın gebelikteki rahim ağzı değişikliklerinden dolayı doğumdan altı hafta sonra kullanılması gerektiği  unutulmamalıdır. Kondom ise güvenilirliğinin düşüklüğü nedeniyle doğum korunma yöntemi olmaktan ziyade cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma yöntemi olarak kabul edilmelidir.
Uzun dönemdir en sık tercih edilen doğum kontrol yöntemlerinden olan rahim içi araçlardır. Rahim içi araçlar (spiral) bakırlı ve hormonlu olmak üzere iki tiptir. Bu iki tipte emzirme döneminde güvenle kullanılabilir ve başarısızlık oranları %1-3 arasındadır. Normal doğum sonrası hemen takılan spirallerin, rahim kasılmalarına bağlı olarak atılabileceği unutulmamalıdır.
Tüm bu yöntemler arasında başarı oranları en yüksek olan cerrahi sterilizasyondur ve özellikle ülkemizde pek yaygın olarak tercih edilmese de vazektomi kolay ve riski olmayan bir yöntemdir. “Tüplerin bağlanması” olarak da bilinen cerrahi sterilizasyon kadınlar için hem normal, hem de sezaryen doğum esnasında veya doğumdan 24 saat sonra uygulanabilen bir yöntemdir. Cerrahi sterilizasyonun en önemli özelliği diğer yöntemlerin aksine geri dönüşümün daha zor ve pahalı olmasıdır.
Birbirinden farklı özelliklerde olan tüm bu gebelikten korunma yöntemleri içerisinde en iyi yöntem hangisidir sorusuna cevap aramaktansa, kişi için en uygun yöntem hangisidir cevabını aramak daha sağlıklı ve akılcıl olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder